Otizm Çalışması Gebelik Diyetiyle Bağlantı Buldu
Yeni bir araştırma, annelerin hamilelik dönemindeki beslenme alışkanlıklarının çocuklarının otizm geliştirme olasılığını etkileyebileceğini öne sürüyor.
Otizm spektrum bozuklukları, sosyal etkileşim ve iletişimde belirli derecede zorlukla karakterize çeşitli bir rahatsızlık grubudur ve her 36 çocuktan birini etkiler.
Otizm spektrum bozukluklarının hem çevresel hem de genetik faktörleri içeren birçok potansiyel nedeni vardır.
Önceki araştırmalar ayrıca doğum öncesi beslenme düzenleri ile ototizm gelişimi arasında bir bağlantı olduğunu öne sürmüştür.
Çalışmalar, doğum öncesi multivitamin ve folik asit takviyesi kullanımının yanı sıra yeterli D vitamini ve yüksek balık alımının çocukluk otizmi teşhisi olasılığının azalmasıyla ilişkili olduğunu göstermiştir.
Ancak, bu faktörleri izole olarak ele almak, besinlerin gerçekçi bir doğum öncesi diyetin parçası olarak tüketildiğinde sahip olabileceği sinerjik ve antagonistik etkileri göz ardı eder.
Bugüne kadar, bu bütünsel ilişkilere dair çalışmalar tutarsız sonuçlara sahip küçük örneklem boyutlarına dayanıyordu. Şimdi, ilk kez, İngiltere’deki Glasgow Üniversitesi’nden araştırmacılar, anne diyet kalitesi ile bebeklerinin otizm geliştirme olasılığı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olup olmadığını belirlemek için 95.000’den fazla anne ve çocuklarıyla büyük bir çalışma yürüttüler.
Veriler iki büyük prospektif kohort çalışmasından toplandı: Norveç Anne, Baba ve Çocuk Kohort Çalışması ve Avon Ebeveynler ve Çocuklar Uzunlamasına Çalışması. Veriler sırasıyla 2002-2008 ve 1990-1992 yılları arasında toplandı ve çocuklar 8 yaşına veya daha fazlasına kadar takip edildi.
Diyet kalitesi , meyve, sebze, balık, kuruyemiş ve tam tahılların yüksek alımı ve kırmızı ve işlenmiş etlerin, meşrubatların ve doymuş yağ ve rafine karbonhidrat oranı yüksek yiyeceklerin düşük alımı dahil olmak üzere küresel diyet yönergelerine göre değerlendirildi. Katılımcılar daha sonra sağlıklı diyet kalıplarına yüksek uyum, orta uyum ve düşük uyum olarak kategorilere ayrıldı.
Anne BMI’si, eğitim düzeyleri ve takviye kullanımı gibi potansiyel olarak kafa karıştırıcı faktörler ayarlandıktan sonra, hamilelik sırasında sağlıklı beslenme düzenlerine yüksek oranda uyulması, çocuğun otizm tanısı alma olasılığının %22 oranında azalmasıyla ilişkilendirilmiştir.
Yüksek oranda uyulması ayrıca çocuğun sosyal iletişim zorlukları geliştirme olasılığının %24 oranında daha düşük olmasıyla ilişkilendirilmiştir.
Özellikle kız çocuğu olan anneler arasında bu bağın daha güçlü olduğu görüldü.
Bu ilişkileri neden gördüğümüz tam olarak net değil, ancak araştırmacılar doğum öncesi diyetlerin DNA ifadesini etkileyebileceğini ve bağışıklık süreçlerini düzenleyebileceğini öne sürdüler. Otizm ayrıca beslenme düzenlerinden etkilenebilecek mikrobiyomun bozulmasıyla da ilişkilendirilmiştir.
Ancak araştırmacılar bu sonuçların tamamen gözlemsel olduğunu vurguladılar. “Şu anda, gözlemlenen ilişkilerin nedensel olup olmadığı konusunda belirsizliğimiz devam ediyor,” diye yazıyorlar.
Analizde hesaba katılmayan genetik özellikler, ebeveyn bakımı ve çocukluk beslenmesi gibi kafa karıştırıcı faktörler de olabilir.
Nedensel bir ilişki bulunsa bile, annenin beslenme şeklinin otizm geliştirme olasılığını etkileyen tek faktör olmadığı ve otizm vakalarının yaklaşık yüzde 80’inin kalıtsal genetik mutasyonlarla bağlantılı olabileceği tahmin ediliyor.
Başka bir deyişle, bir anne mükemmel dengeli, sağlıklı bir diyet uygulasa bile çocuğunun yine de otizm teşhisi aldığını görebilir.
Araştırmacılar, “Daha önceki literatürdeki tutarsızlıklar göz önüne alındığında, bulgularımızı daha ileri araştırmalar desteklemelidir” diye yazıyorlar.