İÇİNDEKİLER
- 🔵 YENİ PARAMETREMİZ: BİYOLOJİK VÜCUT KİTLE ENDEKSİ
🔵 YENİ PARAMETREMİZ: BİYOLOJİK VÜCUT KİTLE ENDEKSİ
Vücut kitle endeksi (VKE) tabirini hemen herkesin bildiğini, en azından da böyle bir kavramdan haberdar olduklarını söylesem yanlış olmaz..
-VKE, günümüzden 200 seneden fazla zaman önce ilk defa Belçikalı bir matematikçi tarafından ortaya atılmış bir kavramdır ve bir insanın kilosunun boyunun karesine bölünmesiyle elde edilen bir rakamdır; yani kilogram/metre kare..
-U değer tıbbi araştırmalarda çok kullanılmaya başlamış ve özellikle de son 50 senede obezitenin en gelişmişinden en geri kalmışına kadar tüm dünyada ciddi derecede artmasıyla çok kullanılan bir kavram haline gelmiştir..
🔵 BİRÇOK ARAŞTIRMA VKE ESAS ALINARAK YAPILMIŞTIR
ortada şöyle garip bir durum vardır ki o da VKE ne yazık ki doğru bir kavram değildir..
VKE ne yazık ki doğru bir kavram değildir.. Çünkü burada bir insanın sağlığı hakkında bir hüküm verirken onun sadece kilosunu ve boyunu hesaba katıyorsunuz..
Bir insanın kilosunda kemiğin, kas dokusunun veya yağın miktarının çok önemi vardır ama bu hesaplamada bunlar hiç dikkate alınmaz..
Keza aynı şekilde VKE, bir insanda yağın göbekte mi, kalça veya bacaklarda mı toplandığını da göstermez..
Oysa artık herkesin bildiği gibi sağlık bakımından esas zararlı olan kalçada veya bacaklarda toplanan yağ değil göbek çevresinde ve iç organlarda, karaciğerde, pankreasta meydana gelen yağlanmadır..
Bu sebeple de VKE’ ne göre bir araştırma yapmak veya insanlara VKE üzerinden sağlık konusunda birtakım tavsiyelerde, tahminlerde bulunmak son derece yanlıştır..
Hatta çok ilginç bir durum olmuştu. Bizim 130 kiloda Avrupa Şampiyonu olan bir güreşçimiz o sene VKE’ ne göre askerliğe uygun değildir yani çürük raporu almıştı..
-Oysa bu kişi güreşte şampiyon olmuş, güçlü kuvvetli, beslenmesine dikkat eden, spor yapan, sigara ve alkol kullanmayan bir insan ama VKE’ ne bakıldığı zaman bu insanın son derecede sağlıksız ve askerliğe elverişli olmadığını görüyoruz..
İşte bu sebeple bu hesabın içine göbek çevresinin de katıldığı başka parametreler de ortaya atılmıştır ama bana soracak olursanız bunların hiçbiri yeterli değildir..
Ben insanların kilosu üzerinden onların sağlıklı olup olmadıkları hakkında karar vermeyi çok yanlış buluyorum..
-Çünkü kilonun VKE’ nin belirlenmesindeki önemi bir tarafa insanların sağlıklı olup olmadıkları boy ve kilodan ziyade onların nasıl beslendiklerine, hani gıdaları nasıl yediklerine, hareketli olup olmadıklarına, spor yapıp yapmadıklarına, sigara ve alkol kullanıp kullanmadıklarına, uykularının yeterli ve kaliteli olup olmadığına, her şeykafaya takıp takmadıklarına, sosyal hayatlarına, aile çevrelerine, huzurlu olup olmadıklarına bağlı olduğunu biliyoruz..
Oysa bu parametrelerin hiçbiri bunları dikkate almaz..
İşte bu sebeple yeni bir VKE kavramı geliştirilmeye çalışılıyor ve buna da biyolojik VKE adı veriliyor..
Yeni yapılan araştırmada insanların kanlarında çeşitli proteinlerin ve bunların metabolitlerinin, bazı genetik faktörlerin ve bir de bağırsak mikrobiyotası ile ilgili bazı değerlerin ölçülmesiyle biyolojik VKE geliştirilmeye çalışılıyor..
Bu tabii ki kolay bir iş değil..
Bir insanın sağlığı hakkında kan değerlerine bakarak hele de VKE’ ne bakarak bu insan sağlıklıdır değildir, beklenen hayat süresi şu kardır bu kadardır gibi yorumlar yapmak hiçbir şekilde doğru değildir..
Bu biyolojik VKE de ilk bakışta insana cazip gibi görünmekle beraber bu değerleri tespit etmek hiç de kolay değildir..
🔵 BENİM SİZLERE ÇOK DAHA KOLAY, PRATİK TAVSİYEM OLACAK..
Ben bir insanın kilosunun sağlık beslenmek, yeteri kadar hareketli olmak, sigara alkol kullanmamak, kaliteli ve yeterli derecede gece uykusu uyumak, güneşlenmek, tabiatla haşır neşir olmak, huzurlu olmak, gibi şartlar altında hiç önemli olmadığını düşünüyorum..
Yani şimdi bana deseniz ki, 50 kilo olan bir insan mı, 60 kilo ya da, 70 kilo ya da 80-100 kilo olan bir insan mı daha sağlıklıdır, daha uzun yaşar derseniz şöyle cevap veririm..
Ben bu rakamlara hiç bakmam, ben bu kişinin beslenmesine, hareketliliğine ve diğer hayat tarzı unsurlarına bakarak karar veririm..
Bir insan ideal kiloda olabilir ama bu insanda pek çok hastalık bulunabilir veya pek çok hastalığa aday olabilir, beklenen hayat süresi kısa da olabilir.
Burada bütün mesele hayat tarzının ve insanların elinde olmayan hava ve çevre kirliliği gibi dış faktörlerin iyi olmasıdır..
Size tavsiyem şudur: Lütfen kilonuzu kafaya takmayın, kafayı takmanız gereken şey elbette var ve o da sağlıklı beslenmek, hareketli olmak, güzel uyumak ve huzurlu olmak ve tabii ki benim tavsiyelerimi dinlemektir..
🔵 ERKEKLERDE ORAN İKİYE KATLANDI: TÜRKİYE’DE HER ÜÇ KİŞİDEN BİRİ OBEZ
vücut kitle endeksi 30’un üzerindeyse obez, 40’ın üzerindeyse ileri derece obez kabul ediliyor
– TEMD Başkanı Prof. Dr. Saygılı:
“Bireylerin vücut kitle endeksi 30’un üzerindeyse obez, 40’ın üzerindeyse ileri derece obez kabul edilir… Türkiye’de her üç kişiden birinin obez olduğunu söyleyebiliriz..”
– Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Başkanı Prof. Dr. Saygılı:
“Sık görülen hastalıklarla ilgili doğru bilinen yanlışlar yaygın.. Bu hastalıkların bilinen yanlışlarını düzeltmek için buradayız. Diyabet, D vitamini eksikliği, tiroid hastalıkları ve obezite en sık görülen önemli hastalıklar. Obezite dünyada hızla artıyor ama Türkiye’de bunun daha hızlı olduğunu söyleyebiliriz..
Türkiye’de 2000 ve 2010 yıllarında yapılan araştırmada, obezite hızının yüzde 50 arttığının ve erkeklerde ikiye katlandığının ortaya konulduğunu belirtmeliyim..
Ülkedeki obezite hastası oranı yüzde 32. Hastalığın tanısını bel çevresi ölçümünü alarak da koyabiliriz..Endeksin kadınlarda 90, erkeklerdeyse 100 santimetre olduğunu ifade etmeliyim..
“Her 8 kişiden birinde diyabet görülüyor”
– TEMD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Sönmez:
“Türkiye’de her 8 kişiden birinin diyabet hastalığına yakalandığını ve ülkenin sağlık bütçesinin 4’te 1’inin buna harcandığı söylemeliyim. .
Türkiye’de diyabetin kontrolü sıkıntılı.. Kadınların durumu daha kötü. İşin zemininde obezite hastalığı var. Türkiye’de her 100 diyabet hastasından 90’ı kilolu veya obezite hastası…
Obezlerde kan şekeri kontrolü zor ..
TEMD çalışması sonuçlarına göre, eğitim düzeyi düşük olan, egzersiz yapmayan, sigara içen ve sık hipoglisemi yaşayan diyabetlilerin kan şekerleri daha kötü durumda. TEMD çalışmasının bir başka çarpıcı verisi de özel sağlık kurumlarında takip edilen diyabet hastalarının devlet veya üniversite hastanelerindekine göre daha iyi metabolik kontrollerinin olduğudur. Bu durumun özel merkezlerde hastalara ayrılan zamanın daha fazla olması ve bu hastaların daha yüksek gelir ve eğitim düzeyleri olmasıyla ilgili olduğunu düşünüyoruz..
Devamını oku: İNSANLARIN KİLOSU ÜZERİNDEN ONLARIN SAĞLIKLI OLUP OLMADIKLARI HAKKINDA KARAR VERMEYİ ÇOK YANLIŞ BULUYORUM